04 Oca 2015

Batının değerlerini, paraya, maddeye, kadına ve erkeğe bakışını (dağınık) aile modelini örnek almada oldukça mesafe alan Türkiye’de geldiğimiz nokta ise oldukça çarpıcı. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün boşanma üzerine yaptığı istatistikte Türkiye’de 1990 yılında 25 bin 712 çift boşanırken, bu sayı 15 yıl sonra 88 bin 736’ya çıkarak %245 oranında artışın olduğu kayıtlara geçmiştir. Evliliklerinin bitmesinin günümüzde birden fazla sebebi vardır. Bunun ilk sırasında sorumsuzluk-ilgisizlik, ikinci sırasında kıskançlık gelirken ekonomik sebepler de bu sıralamayı takip etmektedir. Aile Araştırmaları Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmaya göre flörtle başlayan evliliklerin %42’si ilk 5 yılda sona eriyor. Çünkü flört dönemi gençlerin daha çok birbirlerine güzel yönlerini gösterdikleri, oldukları şekli ile değil de olmak istedikleri gibi davrandıkları, ilk heyecanlarını özgürce ve fütursuzca yaşadıkları bir dönem. Evlilik hayatı ise böyle bir dönemden çıktıktan sonra tâbiri caizse maskelerin düştüğü, herkesin kendi asıl karakterini gösterdiği, rahat flört döneminin olmadığı hapishane hayatı. Haliyle böyle bir hayat ona çekici gelmemektedir.Bu yüzden evliliklerin bitmesi an meselesi olmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2008 yılına ait verilerine göre evli çiftlerin; 0 9 bin 672’si evliliklerinin ilk yılında boşandı. 0 8 bin 136’sı evliliklerinin ikinci yılında boşandı. 0 7 bin 252’si evliliklerinin üçüncü yılında boşandı. 0 En az boşanan evliler arasında 18-20 yıllık evli çiftler yer almaktadır. 0 Boşanmaların yaygın olduğu bölgelerin başında Ege gelirken, büyük şehirlerden ise; başta İstanbul, sonrasında İzmir, Ankara, Bursa, Antalya ve Konya yer almaktadır. %90’ının illerde yaşandığı boşanmalarda Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdulkerim Bahadır: “TV dizileri ve kadın programları aile yapısını bozmaktadır.Geçimsizlik nedeni ile boşananlar artık azaldı,bunların yerine ekonomik sıkıntı ve özgürlük kısıtlaması yer aldı.” diyerek boşanma sebeplerinin şekil değiştirdiğini ifade ederek bizlere durumun gerçek yüzünü göstermektedir.Nitekim Türkiye’de 2002-2007 yılları arasında 1 milyon boşanma davası açıldı, 2007 yılında 94 bin dava boşanma ile sonuçlanırken 2008 yılında ise 100 kişi boşanmıştır. Özellikle kadının ekonomik ve sosyal hayata atılması,çalışma hayatında erkeklere nazaran daha revaçta tutulması, kadının “egosunu” güçlendirdi. Bunun sonucunda kadın, eşinin iş hayatında yaşadığı sıkıntılar karşısında tahammülsüz, maddi gelirinin az olması durumunda kanaatsiz, kendi parasal durumu ile evin kalkındığı zamanlarda ise başa kalkan bir yapıya büründü. Bu durum ev hayatını çekilmez hâle getirdi ve nihayetinde yaşanan maddi sorun ailede büyük tartışmalar ve kavgalara dönüşerek sonuçları çok ağır oldu. Sadece bu kadarla kalmadı; tüketim çılgınlığı arttı,gayrı meşru ilişkiler sonucunda nice kadınların canı yandı, nice çocuklar sahipsiz kaldı, psikolojileri bozukdu, hayat boyu silip atamayacakları yaralar aldılar. Yalan, aldatma hıyanet çoğaldı, hatta niceleri öldürdü ya da öldürüldü. İşte sınırsız özgürlüğün acı sonuçları…