04 Oca 2015
İçimizde en ufak bir şüphe bulundurmayarak şuna inanıyoruz ki, Allah tarafından insanlığa gönderilen son mükemmel din olan İslam, bütün insanlar için en ideal en huzurlu hayat tarzını sunan bir din olarak çocuklarımızı da küçük yaşlardan itibaren ibadetlere ve özellikle de namaz ibadetine alıştırmamız gerektiğini emir ve tavsiye eder. Çocuklarımızın hem dini terbiyelerinde hem de ibadet anlamında gösterdikleri hassasiyet ölçüsünde üzerinde en fazla durulması gereken husus namaz ibadetidir. Namaz ibadetinin İslam'daki diğer ibadetlere nazaran çok daha sıklıkla ifade ediliyor olması, onun çok önem arz ettiğini ortaya koyar. Peygamber Efendimiz (sav) da hadis-i şeriflerinde namazın üzerinde çok durmuş, ona çok büyük önem vermiştir. Namaz farzı; hiçbir şartı olmaksızın gerçekleştirilmesi istenen bir farzdır. Diğer farzların büyük kısmı bir takım şartlara bağlanmışken Namaz ibadeti şartlara bağlanmamıştır. Kendisi kılıp çocuğuna namazı emretmeyen ebeveyn yanlış yapmaktadır. Rabbimiz, Taha Suresinin 132. ayetinde şöyle buyurur: "(Ey Muhammed) Ailene namaz kılmalarını emret, kendin de onda devamlı ol. Biz senden rızık istemiyoruz, sana rızık veren biziz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanındır." Ayette de görüldüğü gibi, mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim, çocuklara namaz ibadetinin sevdirilmesi ve öğretilmesi için, anne babalara çok önemli görevlerin düştüğünü göstermektedir. Çocuklara namazın, hayatın kopmaz, ihmal edilemez bir parçası olduğunu dahası namazın hayatın özü olduğunu iyi anlatmak ve öğretmek gerekmektedir. Çocukların namazla ilişkisi, anne babaların yükümlülüğündedir. Bu Allah tarafından verilmiş bir ödevdir. Peygamber Efendimiz (sav), anne babaların bu yükümlülüğüne işaret ederek şöyle buyuruyor: "çocuk yedi yaşına gelince namazı emredin. On yaşına gelince (gerekirse) namaz hususunda dövün" [Ebu Davud] Bu hadis-i şerifteki 'emir' dili, muhakkak yapılmasına işaret etmektedir. Aksi takdirde karşılığında vebal, kınanma ve azap vardır. Namaz, dinin merkezindedir Namaz ibadetinin dinin merkezinde olduğu bugün herkes tarafından açık ve net olarak bilinmektedir. Birçok ayet ve hadis-i şeriflerle sabitlenmiş bir hükümdür namaz. İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu namazı terk hususunda ağır cezalar ve yaptırımlar öngörmüşlerdir. Namaz ibadeti böylesine önemli bir yerde bulunurken, bu ibadet muhakkak çocuklarımızın eğitiminin merkezinde de olması gereken bir ibadettir. Anne babalar, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına namazı sevdirmek için ellerinden geleni yapmalı, bu uğurda her türlü meşakkate katlanmalıdırlar. Ayetteki ifadeyle, bu hususta sabırlı ve sebatlı olmak zorundadırlar. Çocuklarımıza namazı sevdirmek için dikkat! Çocuklarımıza namazı sevdirmek için öncelikle kararlı ve düşünceli olmak zorundayız. Çocuklarımızı daha çok küçük yaşlarından itibaren namaz ibadetine karşı sevgi dolu olarak yetiştirmek gerekiyor. 1) İkna edip sevdirmek en temel düsturdur. Namazı öğretmeyin, sevdirin. 2) Sevdirmeden ve anlatmadan çocukları namaza zorlamak, namaz kılmalarını mecburi tutmak onları namazdan soğutur. Buna dikkat etmek gerekir. 3) En iyi öğretmen örnekliktir. Çocuklar, sizin namaza gösterdiğiniz saygı ve sevgiyi görmeliler. 4) Namazı ilgi çekici hale getirerek, çocukların sevgi dolu bir merak edinmelerini sağlamak gerekir. Kitaplarla, CD lerle namaz eğitimi çeşitlendirilmelidir. 5) Çocuk güzel hediyelerle teşvik edilmeli, onun için sürprizler hazırlanmalıdır. Teşvik ve tebrik edilmelidir. 6) Kendisine ait bir seccadesi, tespihi ve takkesi olmalıdır. Kız çocuklarına namaza mahsus özel beyaz başörtüsü alınmalıdır. 7) Küçük yaşlardan itibaren devamlı camiye götürülmeli ve çocuğun namazı en ön safta kılması sağlanmalıdır. Peygamberin çocuklarla ilişkisinin merkezinde namaz vardır Peygamber Efendimiz (sav)'ın çocuklarla ilişkisinin merkezinde namaz ibadeti vardır. Efendimiz, namazı çocuklara sevdirmek ve öğretmek için çeşitli yöntemler uygulamıştır. Efendimiz (sav) bazen evde çocuklara abdest aldırıp onlara namaz kıldırmış, çoğu zaman da çocukları camiye götürerek onlara cemaatle namaz kıldırmıştır. Efendimiz (sav)'ın bu yaklaşımına maruz kalan çocuklar, bundan çok memnuniyet duymuşlardır. Zira büyük adamların safında onlar gibi sayılmak, çocuk için tarifi imkânsız bir duygu, yüce bir makamdır. Hele cemaat ehli tarafından başı okşanıp methedilmesi ayrı bir zevk bir taltif ve teşvik edici bir davranış olmaktadır. Rivayetle sahabeden Enes (ra) anlatıyor: "Ben, annem ve teyzem ümmü Haram evdeyken, Resulullah (sav) çıkageldi. Bir müddet sonra; 'Kalkın size namaz kıldırayım' dedi. Beni sağ tarafına aldı. Öylece bize namaz kıldırdı. Namazdan sonra bize dua etti..." [Müslim] İbni Abbas der ki: "Ramazan veya kurban bayramı günü Resulullah (sav) ile birlikte bayram namazına gittim. Allah'ın Resulü namaz kıldırdı. Sonra hutbe okudu. Daha sonra kadınların bulunduğu tarafa gelerek onlara vaaz etti ve namaza devam etmelerini söyledi." [Buhari, Müslim] Semure bin Cündüp, çocuk yaşta iken, Hz. Peygamber ile birlikte bir kadının cenaze namazını kıldıklarını haber vermektedir. [Müslim] Ahmet Türkan ÇOCUKLARA NAMAZ NASIL SEVDİRİLİR? Çocuklarımızı namaza alıştırmak ve onlara namazı sevdirmek için daha küçük yaştan itibaren bazı namazları evde cemaatle kılmalıyız. Çocuklar anne ve babalarını namaz kılarken görmeli. Büyüklerinin namazda fotoğrafını çekmeli. Sevgili Peygamberimiz de nafile namazları evde kılar, bizlere de tavsiye eder. Şöyle buyurur: “Namazlarınızdan bir kısmını evinizde kılınız ve evinizi (içinde namaz kılınmayan) kabir haline koymayınız.” Başka bir hadis-i şeriflerinde ise: “Sizden biriniz namazını camide kıldığında, namazının bir kısmını da evinde kılsın. Çünkü Allah Teâlâ o namaz sayesinde o kimsenin evine hayır ve bereket ihsan eder.” Ailenin, namazın bir davetiyesi olarak ezana ciddi bir hürmeti istikrarlı bir şekilde sergilemesi gerekir. Ezana saygı, onu duyunca susma, evde onu terennüm ve daha önemlisi, kimi randevuları ezana ayarlı yapmaktır: “Ezandan sonra gideriz, ezan okunsun konuşuruz…” gibi. Cuma, bayram namazları, kalabalık cenaze namazları (yaşı açısından uygun ise), çocuğa namazın tanıtılıp sevdirilmesi açısından muhakkak değerlendirilmesi gereken fırsatlardır. Önceden hazırlığı yapılarak Cuma namazına götürülmesi ve camide onun için sıkıcı olmayan bir yerde namazı kılmasının sağlanması gerekmektedir. Evde namazı hayatın ayrılmaz parçası olarak sevdirme çalışması yapılmalı. Bunun için mesela, evde kılınan namazları, yalnız bir odada değil, çocukların da bulunduğu bir odada kılmayı tercih etmelidir. Bunu yaparken de mümkün olduğu kadar, onların namazdan dolayı azarlanabileceklerini hissettirmeden “biraz sessiz olun” gibi ikazlarda bulunmalı. Çocuklara muğlâk ifadeler kullanılmamalıdır. Namazı emreden cümleler, çocuğun yaşı, tepkisi ve itaati ile orantılı tutulmaya çalışılmalıdır. Mesela şu altı cümle söylenecekleri yer bakımından farklıdırlar: • Namaz kıldın mı canım? • Lütfen namazını geciktirmeden kılar mısın? • Çıkma vaktimiz gelmeden namazı kılıver canım. • Bak, namazı unutacaksın, hemen kılıver! • Haydi tatlım. Namaz çok gecikti. Namaz böyle gecikmeleri kabul etmez. • Namazı ihmal etmenin ne kadar tehlikeli olduğunu, ne büyük ecirler kaybettiğini biliyor musun? Haydi, canım davran! Çocukların da iştirak edeceği mini cemaatlerle namaz kılınmalı. Baba bir nedenle camiye gidememişse bu fırsat olarak değerlendirilebilir. Çocuklar böyle bir cemaatle namaza iştirak etmemiş olsalar bile onlar için etkili bir iş yapılmış olur. Namaza alıştırmada sevgi ve şefkat esastır. Katı tutumlar ikiyüzlülüğe itebilir. Ancak sevginin ölçüsü kaçırılıp, otorite kaybedilmemelidir. Piknik ve benzeri ev dışında yapılan ve çocuklar açısından özlenen gezilerde, muhakkak bir cemaatle namaz bölümü oluşturmak gerekir. Aynı şekilde eve gelen misafirlerle ve misafirliğe gidilen yerlerde bir cemaat namazı eda edilmelidir. Gerekiyorsa bunun için o vakitte cami cemaati de terk edilebilir. Namaz eğitimi esnasında çocuğa onu kendi emsalleri ile kıyasladığınızı söylememelisiniz. “Filanca çocuğu görüyor musun?” dememelisiniz. Gerçekte de hiçbir çocuk diğerinin aynı değildir. Ne yaş benzerliği ne de kardeşlik gibi değerler, kapasitelerinin aynı olduğu anlamına gelmez. Her çocuk ayrı kimlik kartı taşıdığı gibi, farklı kavrama yeteneği ve kapasite taşımaktadır. Ebeveyn olarak aynı noktadan hareket etmeye çalışınız. Sizin aranızdaki fikir farklılıkları eğitiminizin en azından gecikmesine neden olur. Çok zorlanırsanız asgari müştereklerde hareket etmeye gayret ediniz. Bu uzun süreli eğitim çalışmasında kimi zamanlar, kısa zaman dilimleri için çocuğu serbest bırakarak, verdiğiniz eğitimin ne denli iz bıraktığını deneyiniz. Namaz eğitiminde anne babanın en büyük malzemesi sabırdır. Sabrı bile sabırla tutmaya çalışmalıdır. Çocuğun balon gibi şişmesini beklemeyin. Çınar gibi büyütün ki, ebedi iz bırakabilesiniz. Bedeninin büyümesini sabırla beklediğiniz gibi, namaza hazırlanmasını da sabırla bekleyiniz. Namaz uğruna harcanan her şey sayılamayacak kadar değerlidir. Sabredin ve çocuğu şeytana terk etmeyin. Siz onu namaz için eğitirken en büyük rakibinizi unutmayın: Şeytan o çocuk doğduğu günden beri beklemektedir. Sakın çocuğu çevrenizden uzaklaştırmak gibi bir yöntemi denemeyin. Eğer bir zaman sizden ayrı kalacaksa o da sizin yaptığınızı yapacak birisinin kontrolünde olmalıdır. Kaybettiğiniz birkaç vakit sizi yıldırmasın. Ebedi cennetler sizin olacaktır. Cennet ucuz değil. Bizden öncekilerden kazananların nasıl kazandıklarını düşünün. Namaz eğitimi hayat boyu sürecek bir ibadet eğitimi olduğu için bir defa hatta birkaç defa aynı şeylerin tekrarından asla kaçınmayın. Her defası ilk defa imiş gibi anlatılmalıdır. Şeytan yıllardır bıkmadı, usanmadı, biz neden usanalım ki? Çocuğun namaz için eğitilmesinde, çevresinden fazlaca etkilendiğini unutmamak gerekir. Bunun için de, çocuğun çevresinde beraber olmak istediği arkadaşlarının kimliklerine dikkat edilmelidir. Onu rahatsız etmeden, ayırma ve yeni çevre oluşturma gerekebilir. Namaz eğitimi esnasında istikrar en çok muhtaç olacağınız araçtır. İstikrarlı tavrınız şeytanın sizden uzak durmasına yardımcı olabilir. Sonunda hangi noktaya gelmek istediğinizi baştan biliniz: “Namazı öğretmeyi değil, sevdirip kıldırmayı hedefliyoruz.” ........................................................... Namaz eğitimi esnasında şunları asla yapmamaya çalışınız: Çocuğun vazgeçmesi zor zevkleri ile namazı karşı karşıya getirmeyiniz. Çocuğu münafıklığa itecek zorluklar çıkarmayınız. Çocuğun yaşı ve birikimine uygun olmayan bilgiyi ve uygu­lamayı ondan istemeyiniz. Konuşmalarınıza dikkat ediniz. Yaşına ve kapasitesine uygun konuşunuz. Azarlama hakkınız sadece, on yaşından sonradır. Namaz konusunda eksiklerini bir dedektif gibi izlediğiniz hissi vermeyiniz. Namaz telkinleri esnasında, namaz kılınmaması durumun­da nelerin olacağına dair ayet-hadis ve diğer bilgilerden başlamayın. Kılanın neler elde edeceğini konuşunuz. Namaz bilgisi ve eğitimine ait konuşmalarınız tartışma şek­linde olmasın. Bir güne de sıkıştırılmasın. Aralara serpiştiril­miş konuşmalar daha etkilidir.