Bazı kimselerin Hakeme gitmeyip Kopenhag’daki mescide yaptıkları hibeleri geri almak istedikleri hakkında duyumlar aldık. Bu hususta mezheplere göre İslam’ın görüşünü ve ilgili hadisleri yayınlıyoruz.
İSLAM HUKUKUNDA HİBE (İslam Ansiklopedisi)
Tanımı ve Mahiyeti. İslâm hukukunda hibe, “karşılık şart koşulmaksızın bir malın hayatta iken temliki (mülkiyetinin verilmesi)” şeklinde tanımlanır.
Çeşitleri ve Hükmü : Akdin yapılmasından veya kabzdan hemen sonra bağışlanan şeyin mülkiyeti bağışlanana geçer (a.g.e., md. 861). Bunun için de hibe temlikî yani mülkiyet geçirici bir akiddir.
Hanefîler’e ve Zeydîler’e göre bağışlayanın hibesinden rücû edebilmesi (geri dönebilmesi) asıldır, ancak rücûa engel durumlar varsa o zaman rücû edemez (geri dönemez). Kabz (para teslim edildikten) sonrasında kendi başına hibeden rücu edemez (geri dönemez); kendi başına rücû edip (vazgeçip) bağışladığını geri alacak olsa gāsıp (zorbalıkla alan) sayılır, ancak bağışlananın rızâsıyla hibesinden rücû edebilir.
Hanefîler’in rücûa engel olarak gördükleri sebepler ise şunlardır:
- Kan hısımlığı. Usul ve fürûa, kardeşe ve kardeş çocuklarına, hala, teyze, amca ve dayıya yapılan hibeden dönülmez.
- Sıhriyet. Karı-koca arasında hibeden dönülmez.
- İvaz (bedel). Bağışlayan, yaptığı hibeye karşılık bir ivaz aldığında bu hibesinden dönemez.
- Bağışlanan malda ayrılmaz bir ziyade olması durumunda hibeden dönemez; meselâ bağışlanan arsaya ev yapılması, tarlaya ağaç dikilmesi böyledir.
- Bağışlanan malın bağışlananın mülkiyetinden çıkması; bağışlananın bu malı başkasına satması, hibe etmesi gibi.
- Bağışlanan malın helâk olması veya tüketilmesi.
- Taraflardan birinin ölümü.
- Hibenin hayır ve sevap amacıyla yapılması durumunda hibeden dönemez. (a.g.e., md. 866-874).